Emrecan ASLAN
Köşe Yazarı
Emrecan ASLAN
 

YAPAY ZEKÂ: KORKULAN DEĞİL, KONTROL EDİLEN GÜÇ OLMALI

Teknoloji tarihinin dönüm noktaları vardır. Buhar makinesi, elektrik, internet… Ve şimdi yeni bir eşikteyiz: Yapay zekâ çağı. İnsanlık, ilk kez kendi zekâsına rakip bir şey üretmenin hem heyecanını hem de tedirginliğini aynı anda yaşıyor. Kimileri bu gelişmeyi insanlığın sonu gibi görüyor, kimileri ise yeni bir çağın müjdecisi. Oysa gerçek, ikisinin tam ortasında duruyor.  Bugün yapay zekâ, telefonumuzdaki asistanların ötesine geçti. Hastalık teşhis ediyor, müzik üretiyor, mahkeme kararlarını inceliyor, gazetecilik yapıyor, şiir yazıyor, film düzenliyor, üretim hatlarını yönetiyor. Yani sadece bir teknolojiden değil, yeni bir medeniyet aracından söz ediyoruz.  Fakat burada önemli bir soru var:  Bu güç bizi özgürleştirecek mi, yoksa bağımlı mı kılacak?    Yapay zekâdan korkmalı mıyız?  Korku doğaldır ama çoğu zaman bilinmezlikten beslenir. Bilinmeyen bir ormanın karanlığı nasıl ürkütüyorsa, yapay zekânın da sınırlarını bilmemek insanları endişelendiriyor. Oysa mesele, yapay zekânın ne yaptığı değil; bizim ona ne yaptırdığımızdır.  Yapay zekâ şu an için bilinçli bir varlık değil.  Duyguları, niyetleri, arzuları yok.  Bizim verdiğimiz veriyle düşünür, bizim verdiğimiz komutla çalışır.  Asıl tehlike, yapay zekânın kendisi değil; onu kontrol edenlerin niyetidir.  Bir ülkede basın özgürlüğü yoksa, yapay zekâ o ülkede baskı aracına dönüşür.  Bir şirket sadece kârı düşünüyorsa, yapay zekâ çalışanları işsiz bırakabilir.  Bir toplum değişime hazır değilse, yapay zekâ o toplumu geride bırakır.  Yani mesele teknolojide değil, zihniyettedir.    Asıl fırsat: Emeğin şekil değiştirmesi  Bugün birçok kişi yapay zekâ yüzünden işini kaybetmekten korkuyor. Aslında bu korku, tarihin her döneminde vardı. Elektrik geldiğinde mum üreticileri, otomobil geldiğinde arabacı esnafı aynı endişeyi yaşadı.  Ama insanlık şunu defalarca gördü:  Teknoloji bazı işleri yok eder ama çok daha fazlasını üretir.  Yapay zekâ da rutin işleri azaltacak, yaratıcılık gerektiren işleri artıracak.  Bunu bir tehdit değil, bir fırsat olarak görmek gerek.  Daha az angarya, daha çok üretkenlik.  Daha az ezber, daha çok problem çözme.  Daha az mekaniklik, daha çok insani değer.  Aslında yapay zekâ, insanı insana yaklaştıracak bir araçtır. Çünkü makineler düşünürken, insanın değeri duygu, yaratıcılık, empati, sanat ve vizyonda ortaya çıkacak.    Yapay zekâdan kaçılmaz, yönetilir  Bugün hâlâ “Yapay zekâ bizi esir alacak mı?” tartışmalarına saplanmış toplumlar var. Oysa doğru soru şudur:  “Bu teknolojiye nasıl yön vereceğiz?”  Politikalar, hukuk, etik, eğitim…  Yeni dünyanın temellerini bunlarla atabiliriz.  Şeffaflık şart.  Yapay zekâ modelleri nasıl çalışıyor, hangi veriyi kullanıyor, kim kontrol ediyor?  Bunlar açık olmadıkça güven oluşmaz.  Eğitim dönüşmeli.  Gençlere ezber değil, analitik düşünme ve problem çözme becerisi öğretilmeli.  Etik kurallar netleşmeli.  Veri mahremiyeti, yanlış bilgi, manipülasyon…  Bunların hepsi yapay zekânın yanlış ellerde nasıl bir silaha dönüşebileceğinin işaretleri.  Toplum bilinçlenmeli.  Yapay zekâ sadece uzmanların değil, herkesin ilgi alanı olmalı.  Çünkü geleceği birkaç kişi değil, toplumun tamamı şekillendirecek.  Yapay zekâ, insanlığın bugüne kadar ürettiği en güçlü araçlardan biri.  Kimi bunu yeni bir endüstri devrimi olarak görüyor, kimi ise insan aklının en büyük sıçraması. Fakat ortada tartışılmaz bir gerçek var:  Yapay zekâ, artık gelmesi engellenemeyecek bir tren.  Bu trenin altında ezilmek de mümkün, içine binip geleceğe yön vermek de.  Korkmak yerine anlamak, kaçmak yerine kullanmak, edilgen olmak yerine yön vermek gerekiyor. Çünkü teknoloji insandan güçlü olabilir ama onu yöneten yine insandır.  Gelecek, yapay zekâdan kaçanların değil; onu anlayıp yönetenlerin olacak.  Ve belki de insanlık ilk kez kendi zekâsına rakip bir güç üretmekle değil, o gücü doğru yönetmekle sınanacak. 
Ekleme Tarihi: 22 Kasım 2025 -Cumartesi

YAPAY ZEKÂ: KORKULAN DEĞİL, KONTROL EDİLEN GÜÇ OLMALI

Teknoloji tarihinin dönüm noktaları vardır. Buhar makinesi, elektrik, internet… Ve şimdi yeni bir eşikteyiz: Yapay zekâ çağı. İnsanlık, ilk kez kendi zekâsına rakip bir şey üretmenin hem heyecanını hem de tedirginliğini aynı anda yaşıyor. Kimileri bu gelişmeyi insanlığın sonu gibi görüyor, kimileri ise yeni bir çağın müjdecisi. Oysa gerçek, ikisinin tam ortasında duruyor. 

Bugün yapay zekâ, telefonumuzdaki asistanların ötesine geçti. Hastalık teşhis ediyor, müzik üretiyor, mahkeme kararlarını inceliyor, gazetecilik yapıyor, şiir yazıyor, film düzenliyor, üretim hatlarını yönetiyor. Yani sadece bir teknolojiden değil, yeni bir medeniyet aracından söz ediyoruz. 

Fakat burada önemli bir soru var: 
Bu güç bizi özgürleştirecek mi, yoksa bağımlı mı kılacak? 

 

Yapay zekâdan korkmalı mıyız? 

Korku doğaldır ama çoğu zaman bilinmezlikten beslenir. Bilinmeyen bir ormanın karanlığı nasıl ürkütüyorsa, yapay zekânın da sınırlarını bilmemek insanları endişelendiriyor. Oysa mesele, yapay zekânın ne yaptığı değil; bizim ona ne yaptırdığımızdır. 

Yapay zekâ şu an için bilinçli bir varlık değil. 
Duyguları, niyetleri, arzuları yok. 
Bizim verdiğimiz veriyle düşünür, bizim verdiğimiz komutla çalışır. 

Asıl tehlike, yapay zekânın kendisi değil; onu kontrol edenlerin niyetidir. 
Bir ülkede basın özgürlüğü yoksa, yapay zekâ o ülkede baskı aracına dönüşür. 
Bir şirket sadece kârı düşünüyorsa, yapay zekâ çalışanları işsiz bırakabilir. 
Bir toplum değişime hazır değilse, yapay zekâ o toplumu geride bırakır. 

Yani mesele teknolojide değil, zihniyettedir. 

 

Asıl fırsat: Emeğin şekil değiştirmesi 

Bugün birçok kişi yapay zekâ yüzünden işini kaybetmekten korkuyor. Aslında bu korku, tarihin her döneminde vardı. Elektrik geldiğinde mum üreticileri, otomobil geldiğinde arabacı esnafı aynı endişeyi yaşadı. 

Ama insanlık şunu defalarca gördü: 
Teknoloji bazı işleri yok eder ama çok daha fazlasını üretir. 

Yapay zekâ da rutin işleri azaltacak, yaratıcılık gerektiren işleri artıracak. 
Bunu bir tehdit değil, bir fırsat olarak görmek gerek. 

Daha az angarya, daha çok üretkenlik. 
Daha az ezber, daha çok problem çözme. 
Daha az mekaniklik, daha çok insani değer. 

Aslında yapay zekâ, insanı insana yaklaştıracak bir araçtır. Çünkü makineler düşünürken, insanın değeri duygu, yaratıcılık, empati, sanat ve vizyonda ortaya çıkacak. 

 

Yapay zekâdan kaçılmaz, yönetilir 

Bugün hâlâ “Yapay zekâ bizi esir alacak mı?” tartışmalarına saplanmış toplumlar var. Oysa doğru soru şudur: 

“Bu teknolojiye nasıl yön vereceğiz?” 

Politikalar, hukuk, etik, eğitim… 
Yeni dünyanın temellerini bunlarla atabiliriz. 

  1. Şeffaflık şart. 
    Yapay zekâ modelleri nasıl çalışıyor, hangi veriyi kullanıyor, kim kontrol ediyor? 
    Bunlar açık olmadıkça güven oluşmaz. 

  1. Eğitim dönüşmeli. 
    Gençlere ezber değil, analitik düşünme ve problem çözme becerisi öğretilmeli. 

  1. Etik kurallar netleşmeli. 
    Veri mahremiyeti, yanlış bilgi, manipülasyon… 
    Bunların hepsi yapay zekânın yanlış ellerde nasıl bir silaha dönüşebileceğinin işaretleri. 

  1. Toplum bilinçlenmeli. 
    Yapay zekâ sadece uzmanların değil, herkesin ilgi alanı olmalı. 

Çünkü geleceği birkaç kişi değil, toplumun tamamı şekillendirecek. 

Yapay zekâ, insanlığın bugüne kadar ürettiği en güçlü araçlardan biri. 
Kimi bunu yeni bir endüstri devrimi olarak görüyor, kimi ise insan aklının en büyük sıçraması. Fakat ortada tartışılmaz bir gerçek var: 

Yapay zekâ, artık gelmesi engellenemeyecek bir tren. 

Bu trenin altında ezilmek de mümkün, içine binip geleceğe yön vermek de. 

Korkmak yerine anlamak, kaçmak yerine kullanmak, edilgen olmak yerine yön vermek gerekiyor. Çünkü teknoloji insandan güçlü olabilir ama onu yöneten yine insandır. 

Gelecek, yapay zekâdan kaçanların değil; onu anlayıp yönetenlerin olacak. 

Ve belki de insanlık ilk kez kendi zekâsına rakip bir güç üretmekle değil, o gücü doğru yönetmekle sınanacak. 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve postegram.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.